BİLMECELER
Erzurum'da bilmeceye "mesel" denir. Eskiden uzun kış gecelerinde kadınlar ve erkekler ayrı ayrı yerlerde toplanır, eğlenir, birbirlerine hikaye anlatır, mesel sorar, yüzük oyunu oynarlardı. Erkekler veya bayanlar arasında "herfene" düzenlendiği de olurdu. Herfene yapıldığı gün; her ev kendisine verilen yemeği yapar, akşam üzeri toplantı yerine gidilirdi. Yemekler yenir, çaylar-kahveler içilir, daha sonra buğdaydan yapılan kavurga gibi yiyecekler ortaya çıkartılırdı.
Herfene sonunda yapılan eğlencelerden en çok ilgi çekenlerin başında yörede "mesel" denilen bilmecelerin sorulması gelirdi. Bilmece sorulmasının bir usulü vardı. Bilmeceyi soran karşısındakine "bil bakalım" dedikten sonra bir düşünme ve çözme zamanı bırakırdı. Cevap vermekte güçlük çeken, birtakım ip uçlan İster, Bunun için karşı sorular yöneltirdi. "Canlı mı, cansız mı?" "Yenilir mi, içilir mi?" gibi sorulara karşılık bilmececi "yenilir" veya "İçilir" diye açıklamalarda bulunurdu.
Bu açıklamalarla çözüme gidilmezse "satın alınır mı. alınmaz mı?", "canlı mı, cansız mı?" gibi farklı sorular sorulabilirdi.
Bazen de topluluk iki gruba ayrılarak karşılıklı sorular sorar, cevap beklerler. Bu durumda yenilen taraf, yenen tarafa ziyafet vermek zorunda kalırdı.
Sayıları oldukça kabarık olan Erzurum bilmecelerinin bir bölümünü veriyoruz:
Ak tavuk suya dalar (Pirinç)
Geldi bişe konak oldu (Çadır)
Ateşi yakar, pekmezi akar (Çıra)
Atlayarak yürür, patlayarak ölür (Pire)
Atlı kantar, et tartar (Küpe)
Beti giderim o gider (Gölge)
Bir küçücük mil taşı dolanır dağı taşı (Göz)
Bir yerinden girilir, üç yerinden çıkılır (Gömlek)
Biz biz idik, Otuziki kız idik, Ezildik, büzüldük Bir duvara dizildik (Dişlerimiz)
Canlı gider, cansız kovalar (Araba)
Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin iane (Nar)
Çarşıdan alınmaz, mendile konulmaz, tadına doyulmaz (Uyku)
Çıngıllı hamam Kurnası tamam Bir gelin aldım Babası imam (Saat)
Dalda durur, elde durmaz (Kuş)
Dam üstünde kalaylı tas (Ay)
Derisi var, kanı yok (Körük)
Elde yapılır, ette asılır (Küpe)
Ey melez melez Tandır başına gelemez Gelse geri dönmez, Kayadır, taştır, Bunu bilmeyenin Avradı boş olur (Elmas)
Gece gider üşümez, Gündüz gider üşenmez, Beline kuşak kuşanmaz (Nehir)
Her eve anahtarsız girer (Rüzgar)
Hey ne idim ne idim, Samur kürklü bey idim, Felek bent şaşırttı, Kızgın küle düşürdü (Kestane)
İçi ateş. dışı taş biri kuru, biri yaş (Dünya)
İki arkadaş birbirini kovalar (Gece-Gündüz)
İki merek, bir direk (Burun)
Kara kaşık, duvara yapışık (Kırlangıç)
Karanlık kapının kurdu, Vurdu kapıyı kırdı, Biri içeri girdi İkisi kapıda durdu (Hırsız)
Küçük mezar Dünyayı gezer (Ayakkabı)
Mavi atlas İğne batmaz makas kesmez terzi biçmez (Gökyüzü)
Min min minare, Dibi daire, Yüzbin çiçek Bir lale (Ay, gök, yıldızlar)
Ninenin etekleri, Süpürür sokakları Onay yatar İki ay Kalkar Feneri yakar (Ateş Böceği)
O odanın içinde Oda onun içinde (Ayna)
Üstü çayır biçerem Altı göze içerem (Koyun)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder